ANTALYA-BHA
Antalya Alanya’da yaşanan ikamet krizi, inşaat ve emlak sektörünü derinden etkilemeye devam ediyor. Sektör temsilcileri ve esnafların ardından, ikamet sorunu yaşayan yabancılar “Alanya’da günleri sayarak yaşıyoruz” dediler
İNŞAAT ve emlak sektörü son 2 yılda Alanya’da dibi gördü. Yaşanan ikamet krizi de sektörü bitirme noktasına getiriyor. İkamet krizinin defalarca gündeme gelmesine rağmen sorunun çözüme kavuşmaması da tepki çekmeye devam ediyor. Sektör temsilcileri ve esnafın ardından yabancılar da yaşanan ikamet krizini Yeni Alanya’ya değerlendirdiler. İkamet alıp Alanya’da aldıkları evde yaşamak istediklerini belirten yabancılar, yasaların daha uygun hale getirilmesi için çağrıda bulundu.
‘İŞLERİ NEDEN ZORLAŞTIRIYORLAR’
İsveç vatandaşı Walid Valerious Namro: 2019 yılında emekliliğimi geçirmek için Alanya’dan evsatın aldım. Türkiye’yi ve Türk insanını çok seviyorum. Ömrümün tamamına yakını İsveç’te geçti ancak Türkiye benim için anavatan sayılır. Şu anda benim ikametim var ama birçok arkadaşım ikamet alamadığı için emekliliklerini geçirmek üzere başka ülkelerden ev aldılar. Türkiye, İspanya ve Portekiz’den çok daha güzel bir yer ve insanları da çok iyi. Avrupalıların yaşamak isteyeceği bir yer. Neden kolaylaştırmak yerine işleri daha da zorlaştırıyorlar?” diye konuştu.
‘ALANYA’DA GÜNLERİ SAYARAK YAŞIYORUZ’
Belçika vatandaşları Joannes Kruijssen ve Ghislaine Kumps: “Türkiye’ye ilk defa 1984 yılında iş için gelmiştim. Daha sonra birkaç kez de tatil için ailemle geldim. 2001 yılında Türkiye’de uzun bir süre tatil yaptım ve çok sevdim. 2006 yılında ilk defa ikamet aldım ve o tarihten bu yana bazıları 5 yıllık olmak üzere ikametimi sürekli olarak yeniledim. 2 yıl önce ikametimizi yenilemek istediğimizde yeni adresimiz olan Mahmutlar’daki evimizin adresini verdiğimizde ikametimizi reddettiler. Nedeni ise yeni evimizin Mahmutlar’da olmasıydı. Çünkü Mahmutlar yabancı ikametine kapanmıştı. Biz 15 yıldan fazladır Alanya’da ikamet ederken ikamet başvurumuz reddedildi. Avukatımızla da Göç İdaresi’ne gidip konuştuk. Müdür bey çok arkadaş canlısı birisi ancak sistemden dolayı o da bize yardım edemedi. İkamet alamadık. Şimdi 6 ayda 90 gün kalabiliyoruz ve maalesef artık günleri sayarak yaşıyoruz. Doğrusu Türkiye’deki bu politik durumdan dolayı büyük bir hayal kırıklığı içindeyiz çünkü her yenilikte yabancılar için durum daha da kötüleşiyor. Bizim gibi birçok kişi evini satıp gidiyor, İspanya ve İtalya gibi daha istikrarlı ülkelerden ev alıyorlar. Eski sisteme geri dönülmesi çok daha iyi olacaktır. Birçok dükkanın veya restoranın kapandığını veya iflas ettiğini görüyoruz. En büyük sebeplerden birisi de yabancıların artık burada yaşayamaması. Umarım bu sorun bir an önce çözüm olur.
‘YABANCIYA ADETA YASAK GETİRİLDİ’
Ürdün vatandaşı Sabbah Ali Fawwaz: “2020 yılında Türkiye’den bir ev aldım. Türkiye benim ikinci evim gibi, burada yaşamaktan çok mutluyum ve emekliliğimi burada geçirmek için bu evi almıştım. Ancak her geldiğimde görüyorum ki yabancılar için hayat daha da zorlaşmış oluyor. Hayat pahalılığı ve idari işlemlerdeki güçlükler bu ülkeyi bizim için gün geçtikçe yaşanması zor bir hale getiriyor. İspanya, Dubai ülkeler bizim ülkemizde reklamlar vererek kendi ülkelerinden ev almamızı sağlamaya çalışırlarken biz Türkiye’yi tercih ettik ancak sadece 4 yılda birçok değişiklikle adeta yabancıya karşı yasak getirildi. Bu kadarı resmen akıl tutulması. Yetkililerin yabancı ikameti ve idari birimlerdeki personelin üslubu gibi konulara acilen çözüm bulması temennimizdir. Türkiye bizim kardeş ülkemiz ve ikinci vatanımız olarak gördüğümüz bir ülke. Bizler de müslüman bir milletiz ancak bize bu ülkede iyi davranılmıyor.
‘GİTMEK ZORUNDA KALMAK KORKUSUYLA YAŞIYORUZ’
Ukrayna vatandaşı Maria Daraban: Ukrayna’da savaş olduğu için ailemle birlikte güvenli bir hayat sürdürmek için Türkiye’ye taşındık. 2018 yılında Alanya’da tatil amacıyla bir ev satın aldık. 2019 yılında ilk defa oturum izni aldık, tapu ile oturma izni aldım. Konut benim adıma kayıtlı olduğu için eşim ve çocuklarım turistik ikamet alabildiler. İkamet süresini birkaç kez uzattık ve her seferinde kocama İran vatandaşı olduğu için bu iznin verilmemesinden endişeleniyorum. Daha sonra birkaç daire daha aldım, kendi adıma kaydettirdim ama çocuklarım ve eşim benden daha kısa süreli ikamet alıyor. Bu adil mi? Mart ayında eşimin ve çocuklarımın oturma izinleri bitiyor ve ret olur diye çok endişeleniyorum, ne yapmalıyız? Savaş nedeniyle Ukrayna’ya dönemiyoruz, Türkiye’de kalmak istiyoruz. Bu nedenle gayrimenkul aldık. Kanunlar neden adil değil? Burada gayrimenkulüm varsa bir şekilde ikamet alınabiliyorken, eşim ve çocuklarım sadece turistik ikamet alabiliyorlar. Son yıllarda turistik ikametin bir garantisi yok. Her başvuruda ‘Başvurunuz reddedilebilir’ korkusunu yaşıyoruz. Türk yasaları çok hızlı değişiyor ve her zaman adil olmuyor. Alanya’da çok fazla kapalı alan var, insanlar oturma izni alamıyor ve bu yüzden ayrılmak zorunda kalıyorlar. Türk hükümetinden yabancılarla ilgili yasaların gözden geçirilmesi yönünde bir talebim var. Türkiye her zaman gelip kendinizi evinizde hissedebileceğiniz bir yerdi ama artık herkes gitmek zorunda kalmak korkusuyla yaşıyor.
‘ALANYA GELİR KAYBINA UĞRADI’
Sektör adına Yeni Alanya’ya özel açıklamalarda bulunan Alanya Emlak Komisyoncuları Derneği (ALEKOD) Üyesi ve Ceren Invest Sahibi Aybike Ceren, “Alanya’da yabancıların ikamet izni almasının sınırlandırılmasının ekonomik ve toplumsal açıdan çok zararları oldu. Yabancıların ikamet alamaması, emlak sektöründe talep düşüşüne neden oldu. Özellikle yabancı yatırımcıların yoğun olduğu bölgelerde mülk satışları yavaşladı, bu da fiyatların düşmesine ve durgunlaşmasına yol açtı. Mülklerini yabancılara kiraya veren yerel halk ve emlak işletmeleri gelir kaybına uğradı. Piyasanın durgunluğundan dolayı bir çok işletme dükkanlarını kapatmak zorunda kaldı. Yabancılara ikamet izni verilmemesi, potansiyel uluslararası yatırımcılar açısından Türkiye’nin yatırım yapmaya uygun bir ülke olmadığı algısını yarattı. Bu durum, gelecekte yabancı sermaye girişini olumsuz etkileyebilir. Sonuç olarak, Alanya’da yabancıların ikamet izni almasının sınırlandırılması, kısa vadede yerel ekonomiyi, toplumsal yapıyı ve uluslararası itibarı olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, dengeli ve sürdürülebilir bir politika geliştirilmesi önemlidir” dedi
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)