Köşe Yazısı

“ŞANLI”LIKTAN YOK OLUŞA

“ŞANLI”LIKTAN YOK OLUŞA

2019 yerel seçimleri öncesinde 2007 yılından 2021 yılına kadar aktif olan şu anda aktif olmayan sadikoyu.com web sitemizde yazdığım “Muhtar Emmi” başlıklı yazıma denk geldim.

Yazıyı okuduğumda geçen bu 5 yıl içinde hiçbir şeyin değişmemiş olması içimi sızlattı.

Hiçbir şey değişmemişken durum daha da vahime doğru gidiyor.

Korkutucu olan ise köyde yaşayanların kendi eliyle kendi doğalarını yok ediyor oluşu.

O günkü yazımda da belirttiğim üzere son 30 yılda köyü yönetenler köylüyü bir araya toplayıp birlik ruhunu aynı köylü olma bilincini geliştireceğine tüm dünyada olduğu gibi “böl, parçala, yönet” anlayışıyla iktidarda kalmaya çalışmış.

Bugün de durum aynı…

2019’daki seçimden sonra muhtarlığı kazanan arkadaşımızı arayıp tebrik etmek istediğimde duyduklarım aslında daha o gün durumun değişmeyeceğinin göstergesiydi.

Ne mi duydum.

Konuştuğum sevdiğim bir arkadaşım aynen şöyle diyordu: “Yıllar sonra muhtarlık Derindere’ye geldi. Oturduk seviniyoruz, ağlaşıyoruz.”

Fırışlık nere, Camiyanı nere, Ortaköy nere, Derindere nere, …

Sanki farklı köylerden, farklı ırklardan, farklı dünyalardan bahsediyoruz.

İşte burada Türkiye’nin de sorunu olan tarihi gerçeklik ortaya çıkıyor. Köy içinde mahallecilik, mahalle içinde akrabacılık, akraba içinde çıkarcılık vs.

Görüyoruz ki kimsenin Şadı umurunda değil, herkes kendi rantı ve menfaatinin peşinde…

Bu da aynı köylü olma, aynı kültüre ve tarihe sahip olma bilincini öldürüyor. İnsanları bencilleştiriyor ve çıkar gruplarının oyunlarına alet olmaya itiyor.

Muhtarın hatasından kaynaklanan, köyde faaliyet gösteren maden şirketinin tonajlı araçları ve yıllarca metre metre alınan betonları kıra kıra geçen iş makineleri nedeniyle köy yolu 3 ay ulaşıma kapanıyor. İnsanlar sağlık, eğitim gibi temel ihtiyaçları konusunda birçok sıkıntı yaşıyor. Ne heyetten ne de köylüden bunun hesabını soran çıkmıyor.

Köyde faaliyet gösteren maden şirketi vahşi madencilik yapıyor, asgari ücretle burada çalışan köylüler kendi doğalarını koruyacaklarına bu vahşete göz yumuyor. Gurbette yaşayanların feryatlarına, çabalarına “Köye ne karışıyorlar” diyebiliyor.

Köyünün menfaatleri için süreci mahkemeye taşıyanları neredeyse terörist ilan edenlerin yanında mahkeme için imza toplanırken “Maden için imza verirsen sana hakkımı helal etmem” diyecek kadar da ileri gidebiliyor. Dedesinden, babasından aldığı mirası torunlarına ulaşsın istemiyor, sadece oğlu yesin gerisi ne olursa olsun istiyor.

Maden şirketinden nemalanmak için kooperatif, dernek kuruyor, Yeni kurulan dernek madenin yasalara uygun çalışsın mücadelesini verenleri kendisine bir çıkar kapısı olarak görebiliyor.

Şunu söylemeden geçemeyeceğim ki en acısı da budur herhalde.

Köyde kurulan derneği yöneten köylüm, “İstanbul’daki dernek maden şirketini sıkıştırsın, oradaki gazeteci arkadaşlarımız haber yapsın ki biz de şirketi buradan sıkıştırıp derneğimize kazanç sağlayalım, onlara da maddi destek olalım” diyebiliyor. Üstelik bunu Harşıt’ta kahve kapısında, Harşıt STK yöneticilerinin yanında çok rahatlıkla söyleyebiliyor.

Neyse…

Bugün 5 mahelleye ayrılmış Şadı köyünün 3 tane yaylası var. Bu yaylalarda her mahalleden insan yine birbiri ile komşuluk yapıyor. Köyde uzak olanlar yaylada kapı komşusu olabiliyor. Gerçi şimdi yaylalarda günü birlik gidilen “modern evler” yazlıklar haline geldi. Bunun en büyük nedeni de hayvancılığın bitmiş olması ve genç nüfusun televizyonlardan ve medyadan gördüğü hayatları yaşama arzusu.

Oysa köylü olmak “Efendi” olmak demek.

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Köylü milletin efendisidir.” Sözünü diğer devrimleri gibi anlayamamış olmak demek. Oysa köylü, tarım ve hayvancılık yaptığı yani üreterek ülke ekonomisine katkı sağladığı için milletin efendisiydi.

Bir başka sorunda tüm Türkiye’de olduğu gibi Şadı’da da insanların birbirini ekonomik güçleriyle değerlendiriyor olması. Arabanızın modeli, giydiğiniz marka kıyafetler, gurbette evinizin olması, yazlığınızın olması, köye ev yaptırmış olmanız gibi etkenler sizi ya değerli kılıyor ya da değersiz.

Bu yok oluşa vereceğimiz, anlatacağımız çok daha farklı örnekler olabilir.

Ne demek istediğimizi anlamışsınızdır.

Peki çözüm ne?

Şanlı Şadı’dan yok oluşa devam eden bu süreci durdurmanın tek bir çözümü var.

Gurbette ve köyde yaşayanların bir araya gelip, köyü idare edecek iyi bir ihtiyar heyeti seçmesi. İstişare eden, ihtiyaçları belirleyen, proje üreten ve tüm süreci gurbet köy ayrımı yapmadan yürütecek bir ihtiyar heyeti.

Yoksa Şadı’da da Harşıt’ta da bu yozlaşma, bu yok oluş devam edecek

Belki Şadı’daki bu sorunları Giresun’un birçok köyünde de vardır, ancak ben kendi köyümü yazmayı daha uygun buldum. Benim için seçimlerin en üzücü yönü ise Harşit Vadisi’nin eğitimcisi ile ünlü olan köyümün adayları…

Kalın sağlıcakla…

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL